03 Haziran 2025

Erdoğan’ın hayalindeki “vesayet anayasası”

Erdoğan'ın anayasa değişikliği için kurduğu komisyona başkanlık edeceğini ve çalışmaları bizzat yöneteceğini öğrendiğimde ‘yandı gülüm keten helva’ diye hayıflandım. Bu heyetin yapacağı “sivil anayasa” nasıl olabilir, tahmin edebiliriz. Bu anayasada uymadıkları her şeyi anayasa dışında bırakmakla yola çıkacaklarına ve bunu da “sivilleşme” diye sunacaklarına bahse girerim. Kendisi demokrat olmayan bir heyet, nasıl “demokratik sivil anayasa” yapabilir?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, anayasa değişikliği için kurduğu 10 kişilik komisyona başkanlık edeceğini ve çalışmaları bizzat yönetip, yönlendireceğini okuduğumda “eyvah” dedim.

Anayasa hukukçuluğu da ekonomistliği gibiyse, ‘yandı gülüm keten helva’ diye hayıflandım.

Kendisini iktisatçı zannedip, ekonomi teorileri icat etmesinin sonuçlarını yaşıyoruz. Ekonomi neredeyse durdu, işsizlik artıyor, enflasyon büyük kitleleri eziyor.

Türkiye gazetesinin haberine göre Cumhurbaşkanı’nın katılmadığı toplantılarda da süreç “ekip halinde istişareli” yürütülecekmiş.

Bu cümleden şunu mu anlamalıyım, bilemedim: Cumhurbaşkanı’nın katıldığı toplantılarda “ekip halinde istişare” yapılmayacak.

Bana da mantıklı göründü; kim cesaret edip de Cumhurbaşkanı’nın sözünün üzerine söz söyleyebilir ki?

AKP’nin yeni anayasa değişikliği önerisinin, bundan önce TBMM’ye de sundukları değişiklik tekliflerinin yeni bir versiyonu olabileceğini söyleyebilirim.

AKP tarafından hazırlanıp, komisyona sunulan anayasa taslağında “egemenliğin kullanımı konusu” sorunlu görünüyor.

Taha Akyol, “Atatürk'ün Anayasası – Tek Partiden Cumhurbaşkanlığı Sistemine 100 Yıl” isimli kitabında bu konunun altını çizmişti.

Egemenliğin kayıtsız ve şartsız olarak Türk milletine ait olduğunu hep tekrarlıyorlar ama Türk milletine o kadar da güvenmediklerini biliyoruz.

Buna ben “milletin başını boş bırakırsan ya davulcuya varır ya zurnacıya” sistemi diyorum ki Türk milletinin başına bir vasi tayin etmeden işlerin yürümeyeceğine olan inanç da diyebiliriz.

Büyüklerimizin izin vermediği kitapları okuyamaz, filmleri seyredemezsiniz mesela. Allah korusun Netflix’te bir film seyredenin ertesi sabah koşarak LGBTİQ+ olacağına bile inanıyorlar.

AKP’nin günlük hayatta izlediği yol da kendisini “milletin vasisi” gördüğünü gösteriyor. Çocuk doğurmaktan tutun da hangi Kur’an mealini okuyabileceğinize kadar her şeye bu vasi karar vermek istiyor.

Şimdilerde de kimi seçmenizin daha doğru olacağı ile ilgili yardımlarını esirgemiyorlar.

Bu konuyu önemsiyorum çünkü vesayet rejimini yürütenin asker üniformalı mı, takım elbiseli mi, takunyalı mı, spor ayakkabılı mı olduğunun bir önemi yoktur.

Vesayet vesayettir ve Ekrem İmamoğlu olayında da bunu bir kez daha yaşadık.

Anayasa’ya göre Türk milleti, egemenlik haklarını kullanması için Anayasa ile bazı organları yetkili kılıyor.

Vasi tayin etmiyor, vekalet veriyor.

Bunlardan biri TBMM. Yasama yetkisi bu organa ait. Milletvekillerini seçiyoruz, onlar da bizim adımıza bu yetkiyi kullanıyorlar diye varsayıyoruz.

Sistemin garabetinden kaynaklanan nedenlerle bu yetkiyi TBMM değil, Meclis çoğunluğu kimin ağzına bakıyorsa o kullanıyor.

Bugün için o ağız, Recep Tayyip Erdoğan’a ait.

Kendisi aynı ağız ile yürütme yetkisini de kullanıyor ki bunu kullanırken denetlenemiyor olması dışında bir sorun yok.

Yargı yetkisi de bu genel kural çerçevesinde bağımsız mahkemeler tarafından kullanılıyor diye varsayıyoruz.

Anayasa'da bu yetki devri şöyle gerçekleşmiş: Yargı yetkisi Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.”

Onun için açıklanan her kararda mahkemenin, “Türk milleti adına karar verdiği” belirtiliyor.

AKP'nin 2011’de Uzlaşma Komisyonu’na sunduğu anayasa taslağında “yargı yetkisinden” değil, “yargı görevinden” söz ediliyor.

Önerdikleri Anayasa maddesi şöyle: “Yargı görevi, bağımsız ve tarafsız mahkemelerce yerine getirilir.”

Ayrıca mahkemelerin “Türk milleti adına karar vermesinden” de söz edilmiyor.

Kolayca anlaşılacağı gibi "görev" ile "yetki" arasında ciddi bir fark var.

AKP'nin o tarihteki taslağında, Anayasa Mahkemesi kararlarının herkesi bağlayacağı ile ilgili hüküm de yok.

O tarihte "uzlaşma" gerçekleşmediği için anayasa tartışması ertelendi ancak daha sonra siyasetin dar hesaplarıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verilen, benzerine bir başka demokraside rastlanamayacak acayip bir sisteme geçtik.

Mahkemelerin kararları ortada. Hakimlerin özlük haklarını yöneten HSK’nın nasıl seçildiği de…

Son HSK seçiminde Anayasa, AKP-MHP ittifakı tarafından hepimizin gözü önünde delindi, hükümleri görmezden gelindi.

Cumhurbaşkanı HSK üyelerini kendi elleriyle bizzat seçiyor.

Onlar da Erdoğan’ın beğenmediği kararları veren hakimlerin görev yerlerini değiştirebiliyor, meslekten menetmeye varan cezalar verebiliyorlar.

Erdoğan ve AKP yetkilileri, aradan geçen bunca zaman sonra ani bir zihni küşayiş ile bu önerilerinin demokratik bir anayasada yer alamayacağını öğrendiler mi, bilmiyorum.

Bilmiyorum ama zannetmiyorum da!

Şimdi bu heyetin yapacağı “sivil anayasa” nasıl olabilir, tahmin edebiliriz.

Bu anayasada uymadıkları her şeyi anayasa dışında bırakmakla yola çıkacaklarına ve bunu da “sivilleşme” diye sunacaklarına bahse girerim.

Sivilleşme hesap verebilmek ile ilgilidir, bu heyette o yok.

Sivilleşme demokratik süreçleri herkese açık hale getirmektir ki bu heyette o da yok.

Kendisi demokrat olmayan bir heyet, nasıl “demokratik sivil anayasa” yapabilir?

OSZAR »

Mehmet Y. Yılmaz kimdir?

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini bir süre yürüttü.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazetesi ve dergilerini yayınladı.

Askerlik görevi Kara Harp Okulu'nda yapıldıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe geri döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu.

1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınlandı.

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğu yapıldı.

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yıl sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda ise Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğüne getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grubu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi kitap olarak yayınlandı. 

"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ve futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.

 

 

OSZAR »
\n\n\n\n\n\n\n\n\n\n\n
\n

Mehmet Y. Yılmaz kimdir?

\n

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu

\n

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini bir süre yürüttü.

\n

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazetesi ve dergilerini yayınladı.

\n

Askerlik görevi Kara Harp Okulu'nda yapıldıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe geri döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu.

\n

1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınlandı.

\n

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğu yapıldı.

\n

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yıl sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda ise Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

\n

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğüne getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grubu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.

\n

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

\n

Gazete köşe yazılarından derlenen \"Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı\", \"Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma\", \"Aşktan Sonra Hayat Var Mı\", \"Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür\" isimli kitapları yayımlandı. \"Aşk Herşeyi Affeder mi\" isimli uzun hikâyesi kitap olarak yayınlandı. 

\n

\"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci\" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ve futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.

\n
\n

 

\n

 

\n
OSZAR »
\n","articleSection":"Yazı","publisher":{"@type":"Organization","name":"T24","logo":{"@type":"ImageObject","url":"https://t24.com.tr/logo.png"},"sameAs":["https://www.facebook.com/T24comtr","https://www.instagram.com/t24comtr","https://twitter.com/t24comtr"],"url":"https://t24.com.tr","contactPoint":[{"@type":"ContactPoint","contactType":"customer service","email":"[email protected]","areaServed":"TR","url":"https://t24.com.tr"}]},"datePublished":"2025-06-03T00:00:00+03:00","url":"https://t24.com.tr/yazarlar/mehmet-y-yilmaz/erdogan-in-hayalindeki-vesayet-anayasasi,50174","mainEntityOfPage":"https://t24.com.tr/yazarlar/mehmet-y-yilmaz/erdogan-in-hayalindeki-vesayet-anayasasi,50174"}]

Yazarın Diğer Yazıları

Savcının işi artık iyice zorlaştı

CHP Kurultayı davasında savcının işi daha da zorlaşmış olmalı. Çünkü önce bazı delegelerin, bazı çıkarlar karşılığında oy değiştirmeyi kabul ettiklerini ispat edecek. Sonra da bu CHP delegelerinin siyaset yapan sivil vatandaşlar değil, kamu görevlisi olduklarını ispatlayacak. Bunu ispatlayabildiği takdirde “Evet, dava siyasi değilmiş” diyebileceğiz

Ceza hukukunda lafla peynir gemisi yürümez

Savcı, Özgür Özel’in seçilmesi için “hile yapıldığını” iddia ediyor. Hileden bahsediyorsak, “aldatma kastı” aramamız gerekir. Savcı haklıysa, oy istemek için kömür ya da erzak kolisi dağıtmak seçime hile karıştırmak mı kabul edilecek? Fıkıh kavramı olarak “hile”, yanlış bir kanaat uyandırarak veya mevcut bir hatalı fikrin devamını sağlayarak yanıltmaktır; ki bu da daha çok iktidar sözcülerinin durumuna uyuyor

Erdoğan bırakıp gitmeyi göze alamaz

Erdoğan, “emri hak vaki olana kadar da yine burada olacağız” dedi. Ancak normal bir seçimi kaybedebileceğini görüyor. Ekrem İmamoğlu’nu hapiste tutmak, seçimde kaybedeceği kesin bir adayla yarışmanın garantisini vermeyecek. CHP, başına iktidar gücüyle başka başka çoraplar örülmez ise başka adaylar da bulabilir, Erdoğan’ı öyle de yenebilir. Memleketin “bağımsız yargısının” CHP Kurultayı ile ilgili vereceği karar biraz da buna bağlı

"
"
OSZAR »