İlk bir haftadaki direnişin aynı şekilde sürmüyormuş. Kalbin ve akciğerlerin mızmızlık ediyormuş. Beynindeki ödem de defolup gitmiyormuş.
Hayati açıdan önceki haftaya nazaran daha kritik bir durumda olduğunu söyledi doktorların. Yani Sırrı Abi, bu defa gerçek bir mucizeye ihtiyacımız var.
Yakın arkadaşın Müslüm (Yücel) senden bu hafta böyle bir hamle bekliyor. Hani şöyle, tıp ilmini şaşkınlığa uğratacak bir cinsten…
İnşallah benim gibi karamsarlara inat Müslüm’ün dediği gibi olur.
Ama direnmelisin abi. Kötüye giden tabloyu tersine çevirmek için direnmelisin.
Ziyaretçilerin yine çoktu bugün.
Kızın Ceren bu durumu doktorların dünkü açıklamasına bağladı. Benim de olmadığım birkaç gün öncesine kadar hastanedeki ziyaretçi sayısı epey düşmüş. Lakin doktorlar durumunun çok kritik olduğunu açıklayınca dünden bu yana ziyaretler yine hızlanmış.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel geldi bugün hastaneye.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Sırrı Süreyya Önder'in tedavi gördüğü hastaneyi ziyaret etti
Pervin Hanım’ın (Buldan) başını çektiği DEM Parti heyeti üst katta misafirleri karşılamayı sürdürüyor.
Kafeteryada ise aşağı yukarı aynı ekip beklemeye devam ediyor.
Berkun Oya ve Gülten Kaya çok sık uğrayan iki isim olarak dün de geldiler.
Sinemacılar da hastanedeydi bugün. Olkan Özyurt, Emin Alper ve Zümrüt Burul geldiler.
İrfan (Aktan) oradaydı. Sigaraya olan (sağlığa çok zararlı olduğunu bir kez daha vurgulamak isterim) delicesine bağ(ım)lılığını konuştuk. Biri bitmeden diğerini yakmanı… Kızdık sana. Bilesin.
Ha bu arada, Ceren’le laflarken konu senin görünüşünün çocukları korkutmasına geldi. Daha doğrusu çok sık öfkelenmediğin ama öfkelendiğinde de sağlam öfkelendiğini anlatıyordu Ceren. (Ben gözümün önüne pek getiremiyorum ama tam da gözünün önüne öfkesini getiremediğin insanın öfkesinden korkacaksın zaten.)
Oradan konu bu korkutma meselesine geldi. Yeğenlerin küçükken senden çok korkarlarmış. Kerli ferli amca figürünün yeğenler üzerinde yarattığı avantajlardan sonuna dek faydalandığın, bıyık altından gülerek eylemine devam ettiğin için seni kınıyoruz Sırrı Yoldaş! :)
Fakat torunun Cano’yla bu durum yaşanmasın diye önlemini çok önceden almışsın. Hediyeler, anne-baba yasaklarını birlikte delmek gibi işbirlikçi yaklaşımlar filan derken sıfır otorite sahibi bir dede olmanın (her dede böyle olmalı bana kalırsa) dayanılmaz hafifliğine ulaşmayı ilk günden becermişsin. Bu hususta ise seni tebrik ediyoruz Sırrı Yoldaş!
İşte böyle abi… Sen hastane odanda, seni sevenler odanın biraz ötesinde…
Konuşulan konular hep sana bağlanıyor, seninle ilgili hikayeler anlatılıyor, anılar paylaşılıyor.
Ve bir bekleyiştir sürüyor.
İşin tuhafı insan kötü bir haber gelmesindense beklemeyi sürdürmek istiyor. İlk gün orada bulunmana tepki gösterdiğimiz hastane şimdi bir umudu temsil ediyor. (İrfan söyledi bunu, çok doğru bir tespitti.)
Hele bir de iyi bir haber gelirse bekleyenlerin yüzlerine bir gülümseme yerleşiyor.
Birkaç gündür kimseyi güldürmüyormuşsun Sırrı Abi.
Yine bir iyi haber bekliyoruz senden. Bir olumlu gelişme…
Yaşar Kurt’un şarkısı vardı ya hani: “Hadi baba gene yap” diye…
Bir de hikayesi anlatılır bu şarkının: Bir çocuk babasıyla birlikte trene binerken yerde satılan şapkaları görür ve babasından şapka ister. Baba evladını kırmaz ve birlikte trene binerler. Trende çocuk camdan başını çıkarınca babası şapkanın uçacağını söyler ama çocuk dinlemez. Bunun üzerine baba çaktırmadan şapkayı çocuğun başından alır ve çocuğa” Bak gördün mü, rüzgâr uçurdu” der. Çocuk çok üzülür, ağlamaya başlar. Baba “Tamam, bir sihir yapıp şapkanı geri getireceğim” deyip şapkayı çıkarır ve çocuğun başına takar. Çocuk şapkasının geri gelmesine ama daha çok babasının onu geri getirecek bir sihri olmasına çok sevinir. Şapkasını çıkarıp camdan fırlatır ve babasına der ki: “Hadi baba gene yap!”
Hadi Sırrı Abi gene yap!
Güldür şu yüzleri…
Eray Özer kimdir?
Eray Özer ODTÜ'de psikoloji okudu, sosyoloji hatmetti. Akabinde Bilgi Üniversitesi'nde yüksek lisans, Anadolu Üniversitesi'nde ise tez aşamasına takılan bir doktora ile akademik hayattan bir türlü elini eteğini çekemedi. Hatta iki yıl boyunca Kadir Has Üniversitesi'nde sosyoloji dersleri verdi.
Meslek hayatına Radikal Gazetesi'nde başladı, kısa süreli televizyon haberciliği deneyiminin ardından Doğuş Dergi Grubu'nda devam etti.
Son olarak ise Cumhuriyet hafta sonu eki Sokak'ı çıkaran ekipte yer aldı. Radikal, Birgün, Cumhuriyet ve Diken'de yazdı.
Yaklaşık dört sezondur devam eden bir podcast içeriği hazırlıyor. Buzdolabının tarihinden Yapay Zekâ'ya, Roman halkının hikâyesinden Kayıp Kıta Mu'ya birbirinden farklı konular hakkında hiç bilinmeyenlerin anlatıldığı "Yeni Haller" ismindeki podcast yayınına Spotify'dan veya tüm podcast uygulamalarından ulaşabilirsiniz.
|